Hava sürükleyici katkılar ilk olarak 1930’larda geliştirilmiş olan ve genellikle betonun üretimi sırasında eklenmekte olan ürünler olarak ifade edilebilmektedir. Bu katkılar yüzey gerilmelerini azaltmakta, hava boşluklarının bir araya gelmesini önlemektedir. Hava boşluklarını çimento ve agrega parçalarıyla sabitlemektedir.
Böylece küçük hava boşluklarının beton içinde kalmasını sağlamaktadır. Bu küçük boşlukların çapı 1 mm’den az olup, çoğunlukla 0.01 mm ile 0.1 mm arasında yer almaktadır. Hava sürükleyici katkılar “sürfaktant” denilen kimyasal gruba dahil olan ürünlerdir. Moleküllerin bir ucu hidrofildir (su isteyen) ve artı ya da eksi elektrik yükü taşımaktadır. Diğer ucu suyla karışmamakta ve hidrofobik bir özellik sergilemektedir.
Hava boşluklarının etrafında su iten (repel) bir film oluşturulmaktadır. Hava sürükleyici katkıların çalışma mekanizmasını ifade etmektedir. Bu katkılar değişik hammaddelerin birleşmesinden oluşur. Başlıca hammaddeleri ise ağaç reçinesi tuzları (çam kütüklerinden), sentetik deterjan (petrol fraksiyonunda), linyosülfonatlar (kâğıt endüstrisinden) şeklinde düşünülebilmektedir.
Aynı zamanda da asitli tuzlar (petrol arıtmadan), proteinli tuzlar (hayvan derisinden), yağlı ve reçineli tuzlar (kâğıt endüstrisi, hayvan derisinden), sülfonatlı hidrokarbon tuzları (petrol rafinesinden) da bu hammaddelere örnektir. Bu katkıların hava boşlukları üzerinde değişik faktörlere bağlı olarak değişik etkileri görülebilmektedir. Örneğin; katkıların cinsi, ilave miktarı, diğer katkılarla olan uyumu ve karma süresi; boşlukların boyutunu, yayılımını ve sürekliliğini belirlemektedir. Önemli olan küçük boşlukların uygun bir dağılımla beton içerisinde var olmasıdır. Yayılım ve boyut, hava parametreleri olan L ve α ölçüleriyle ölçmek mümkün olmaktadır. Fakat şartnameler genellikle daha kolay hesaplanabilir olmalarından dolayı toplam hava boşluklarını içermektedir.
Hava sürükleyicilerin betonun donma direncini artırmasının yanında daha başka faydaları da vardır. Yuvarlak şekillerinden dolayı betonun işlenebilirliğini yükseltmektedir. Dolayısıyla daha düşük su-çimento oranı ya da daha iyi işlenebilirlik elde edilebilmektedir. Böylece daha yüksek dayanım ve dayanıklılık elde edilmiş olacaktır.
Ayrışma ve terleme daha az gerçekleşmektedir. Çünkü daha az su kullanılmaktadır. Hava boşlukları küçük çimento, agrega parçalarının çökmesini önlemektedir. Ayrıca hava boşlukları reaksiyon sonucu meydana gelen genişlemelere yer açmaktadır. Bu da betonun sülfat ve alkali-silika reaksiyonlarına karşı direncini arttırıcı bir özellik göstermektedir.